-
1 aklına getirmek
а) напомина́ть кому что-л.б) припомина́ть, вспомина́ть -
2 aklına getirmek
v. remind, call to mind, recollect smb.* * *think of -
3 aklına getirmek
a) to remind sb of sth, to evoke b) to call back to mind -
4 call to mind
aklına getirmek, hatırlatmak, hatırlamak -
5 call to mind
aklına getirmek, hatırlatmak, hatırlamak -
6 akıl
ра́зум (м) ум (м)* * *выпад. -klı1) ум, ра́зумaklı başka yerde — его́ голова́ за́нята други́м
2) па́мятьaklından çıkarmamak — не забыва́ть, держа́ть в голове́
adı aklımda kalmadı — его́ и́мя вы́скочило у меня́ из головы́
3) сове́тakıl almak — получи́ть сове́т
akıl danışmak — сове́товаться
akıl vermek — посове́товать, пода́ть мысль
••akıl için tarik / yol birdir — погов. у разу́мных то́лько оди́н путь
akıl para ile satılmaz — погов. ум за де́ньги не ку́пишь
akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış / beğenmiş — посл. ка́ждый счита́ет себя́ умне́е други́х
akıl yaşta değil, baştadır — погов. му́дрость в голове́, а не в бороде́
akıl kişiye sermayedir — погов. ум - бога́тство челове́ка
akıl akıldan üstündür — погов. ум хорошо́, а два - лу́чше
- bunu aklım almıyorakıl kişiye sermayedir — погов. ум - бога́тство челове́ка
- akıl almaz
- aklı başında
- aklı başında olmamak
- aklı başında değil
- aklı başından gitmek
- aklını başına almak
- aklını başına toplamak
- aklını başına devşirmek
- aklını başka yere vermek
- aklını bozmak
- aklını çalmak - aklı dağılıyor
- aklım duruyor
- akıllara durgunluk vermek
- aklına düşmek
- akıl erdirmemek
- bu işe aklım erdirmiyor - aklı fikri... de
- aklından geçirmek
- aklından geçmek
- aklına gelmek
- aklına getirmek
- aklı gitti
- akıl hastalığı
- akla hayale gelmez
- aklını kaçırmak
- aklını oynatmak
- akıl kârı değil
- aklı kesmek
- akıl öğretmek
- aklını peynir ekmekle yemiş
- aklına sığmamak
- akla sığmaz
- aklını şaşırmak
- aklı şaşmak
- aklı takılmak
- aklının terazisi bozuldu
- aklına uymak
- aklına yelken etmek
- aklı yerinde değil
- aklı zıvanadan çıkmak
- aklından zoru olmak -
7 Gedanke
Gedanke <-ns, -n> [gə'daŋkə] msich mit dem \Gedanken tragen, etw zu tun ( geh) bir şeyi yapmayı aklından geçirmek;sie kam auf den \Gedanken, dass...... aklına esti;mit dem \Gedanken spielen zu......i aklından geçirmek;jdn auf einen \Gedanken bringen birinin aklına getirmek;auf dumme \Gedanken kommen aklına aptal aptal şeyler gelmek2) ( Überlegung) düşünce;in \Gedanken vertieft düşünceye dalmış;jdn auf andere \Gedanken bringen birinin aklını çelmek3) ( Idee) fikir, ide -
8 hâtıra
arapça خاطره hatıra, hatıra gelen. hatıra getirmek aklına getirmek, düşünmek. hâtıra hutûr etmek hatırlamak, anımsamak. -
9 напоминать
hatırlatmak* * *1) anımsatmak; hatırlatmak; aklına getirmekхорошо́, что ты (мне) напо́мнил — iyi ki hatırlattın
2) тк. несов. andırmakпохо́дкой он напомина́ет отца́ — yürüyüşü babasını andırıyor
-
10 remind
v. hatırlatmak, andırmak, benzemek, aklına getirmek* * *anımsat* * *1) (to tell (someone) that there is something he or she ought to do, remember etc: Remind me to post that letter; She reminded me of my promise.) hatırlatmak2) (to make (someone) remember or think of (a person, thing etc): She reminds me of her sister; This reminds me of my schooldays.) hatırlatmak, anımsatmak•- reminder -
11 recollect smb
v. aklına getirmek -
12 recollect smb
v. aklına getirmek -
13 تذكير
-
14 evoke
animsatmak, aklina getirmek, uyandirmak -
15 recapture
yeniden yakalamak, ele geçirmek; yeniden zapt etmek, yeniden yenmek, yeniden kazanmak; aklina getirmek, animsatmak -
16 remind
hatirlatmak, aklina getirmek -
17 remind of
-i hatirlatmak, aklina getirmek -
18 hatırlatmak
تذكير [تَذْكِير] -
19 bringen
bringen <bringt, brachte, gebracht> ['brıŋən]vtdas Essen auf den Tisch \bringen yemeği sofraya getirmek;etw in Ordnung \bringen bir şeyi yoluna koymak;jdn vor Gericht \bringen biriyle mahkemelik olmak;Glück \bringen şans getirmek;jdn in Verlegenheit \bringen birini bozmak [o mahcup etmek];etw an den Tag \bringen bir şeyi ortaya çıkarmak;jdn auf die Palme \bringen ( fig) birini çileden [o zıvanadan] çıkarmak;jdn auf Touren \bringen birini harekete geçirmek;jdn auf etw \bringen birinin aklına bir şey getirmek;jdn aus dem Konzept \bringen birinin aklını karıştırmak;etw zur Sprache \bringen bir şeyi dile getirmek;etw zu Papier \bringen bir şeyi kâğıda dökmek;etw auf den Markt \bringen bir şeyi pazara çıkarmak;ein Kind zur Welt \bringen dünyaya bir çocuk getirmek;es weit \bringen (hayatta) yükselmeketw an sich \bringen üstüne geçirmeketw mit sich \bringen; ( zur Folge haben) bir şeyi beraberinde getirmek, bir şeyi doğurmak [o neden olmak]etw hinter sich \bringen bir şeyi bitirmek, bir işi hâlletmek;sie wollen sie unbedingt unter die Haube \bringen onun başını ille bağlamak istiyorlar, onu ille baş göz etmek istiyorlar;seine Schäfchen ins Trockene \bringen ( fig) küpünü doldurmak;jdn um die Ecke \bringen ( fam) birini öldürmekwas bringt das? bu ne getirir?;das bringt doch überhaupt nichts! bu hiçbir şey getirmez ki!4) ( wegnehmen)jdn um etw \bringen birini bir şeyden etmek;jdn ums Leben \bringen birinin canına kıymak;jdn um den Verstand \bringen birinin aklını başından almak5) jdn zum Lachen \bringen birini güldürmek;etw nicht übers Herz \bringen bir şeye gönlü razı olmamak, bir şeye kıyamamak;du bringst mich nicht dazu, das zu tun bunu bana yaptırtamazsın -
20 bringen
bringen v/t <brachte, gebracht, h> getirmek; (fortbringen, hinbringen) götürmek; Gewinn usw getirmek; (darbieten) Theaterstück sahnelemek; sergilemek, ortaya koymak; Zeitungsartikel, Nachricht yayınlamak;Opfer bringen fedakârlıkta bulunmak;nach Hause bringen eve getirmek;das bringt Ärger bu dert çıkaracak;(schaffen, erreichen) es weit bringen (hayatta) başarı kazanmak;es bis zum Major usw bringen binbaşılığa vs kadar yükselmek;das bringts (auch) nicht! bunun (da) bir faydası olmaz/yok!;etwas an sich bringen bş-i ele geçirmek;jemanden auf eine Idee bringen b-nin aklına bir fikir getirmek;etwas mit sich (D) bringen bş-i de beraberinde getirmek;jemanden um etwas bringen b-ni bş-den etmek;jemanden dazu bringen, etwas zu tun b-nin bşi yapmasını sağlamak;jemanden zum Lachen bringen b-ni güldürmek;jemanden wieder zu sich bringen b-ni kendine getirmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
aklına getirmek — 1) hatırlatmak Yemekten önce şekeri çocuğun aklına getirme. 2) düşünmek İşin nereye varacağını aklına getirmez … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâtıra — (A.) [ ﻩﺮﻃﺎﺧ ] hatıra, hatıra gelen. ♦ hatıra getirmek aklına getirmek, düşünmek. ♦ hâtıra hutûr etmek hatırlamak, anımsamak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
anımsatmak — i, e 1) Birisinin unuttuğu bir şeyi aklına getirmek, hatırlatmak 2) Birinin bir şeyi unutmamasını sağlamak, uyarmak, hatırlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
edlemek — ülkü yapmak, değer vermek, ehemmiyet vermek, aklına getirmek; tesir etmek, I, 86. 286; II I, 155 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kurmak — i, ar 1) Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. F. R. Atay 2) Hazırlamak Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak. R. H. Karay 3) Yaylı, zemberekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük